UKRAYNA SAVAŞI EKONOMİYİ VURUYOR...

Özellikle yaş meyve ve sebze sektöründe ihracatın yarısının Rusya ve Ukrayna’ya yapıldığını hatırlatan Budak, “İhracatçılarımız, Ukrayna ve Rusya'dan alacaklarını alamıyorlar. Acilen bir kriz masası oluşturup çiftçiye kadar uzanan, köylüye kadar uzanan bu krize bir çare bulun. Afet durumunda verilecek kredileri bir an önce devreye geçirin ki piyasa tamamen kilitlenmesin. Şu anda çiftçiler, köylüler örtü altındaki ürünlerini, meyvelerini, portakalı, mandalinayı, limonu ağaçta bıraktı. Ukrayna’ya atılan bombalar, Antalya’ya, Mersin’e düşüyor” dedi. En kötü barışın en haklı savaştan iyi olduğunu ifade eden Budak, “24 Şubat’ta Rusya Ukrayna'ya saldırdı ve orada bir insanlık dramı, insanlık krizi yaşanıyor. Birçok can kaybı söz konusu. Akıtılan bu kan acilen durdurulmalı ve acilen barış sağlanmalıdır” dedi. 2016 yılında Rusya ile yaşanan uçak düşürme krizine benzer sıkıntıların yaşanmaya başladığını ifade eden Budak, şöyle konuştu: “2016’da Rusya ile yaşanan uçak düşürme krizinin hemen arkasından, Türkiye'de, yine, öngörüsüz iktidarın öngöremediği büyük krizler yaşandı ve biz o zaman demiştik ki bu düşürülen uçak Antalya'ya düştü ve yaş sebze meyveyi, aynı zamanda da turizmi derinden etkilemişti. Şimdi, aynı durum, bugün, yine bir öngörüsüzlükle hem sahil kentlerini, özellikle Akdeniz kentlerini; Mersin'i, Adana'yı, Antalya'yı, Muğla'yı hatta İstanbul'u çok derinden etkileyecek ekonomik krizle karşı karşıya kalabiliriz ve bugün bunların ayak seslerini duyuyoruz. NE SEVKİYAT NE TAHSİLAT YAPILABİLİYOR Sayın Elitaş geçenlerde, bir açıklamasında "Rusya-Ukrayna savaşının ekonomiye yansımalarını şimdiden görüyoruz." demişti, üç gün, dört gün önce ve şimdi daha da ağırlaşıyor. O yüzden ben buradan bir uyarıda bulunmak istiyorum. Antalya'nın, Mersin'in, Adana'nın, Muğla'nın yaş sebze meyve ihracatının çok büyük bir bölümü Ukrayna'ya ve Rusya'ya yapılıyor. Ukrayna'ya şu anda giden tırların hiçbirini tabii ki orada alabilecek bir tüccar kalmadı. Türkiye'den oraya yatarım yapmış, Türkiye'den mal getiren Türkler de canını zor kurtardı ve her şeylerini bıraktılar, geldiler. Hatta bazı ihracatçı arkadaşlar, çiftçi arkadaşlar, oraya giden tırlarını dağıtabilecek kanal yoktu ve orada insani bir destek olsun diye o Ukrayna vatandaşlarına bedava dağıttılar ama şu anda büyük bir krizle karşı karşıyalar, oradan alacaklarını alamıyorlar, Rusya'dan alacaklarını alamıyorlar. “ÜÇ BEŞ İHRACATÇI KAYIP YAŞIYOR DİYE BAKILAMAZ” "Ya, ne olacak 3 tane ihracatçı." diyebilirsiniz fakat 3 tane ihracatçı meselesi değil bu. İhracatçı, halden malı alır halciye çek yazar; halci, köylüden malı alır köylüye çek yazar; ihracatçı, tamamen ambalaj malzemesi ve nakliyeye çek keser ve şu anda 5 kuruş para gelmiyor, gelemiyor -ayrıca Rusya'dan- ve üstelik inanılmaz bir devalüasyon olmuş, inanılmaz 72-73 ruble olan 1 dolar, şu anda karaborsada 150 rubleye çıkmış, o para da bir işe yaramıyor, masrafı bile karşılamıyor, böyle büyük bir kriz var. Bununla ilgili iktidara sesleniyorum. Acilen bir kriz masası oluşturup çiftçiye kadar uzanan, köylüye kadar uzanan bu krize bir çare bulun. “NE TİCARET BAKANI NE TURİZM BAKANI AÇIKLAMA YAPIYOR” Ticaret Bakanı bu ihracatla ilgili daha şu ana kadar bir açıklama yapmadı, duymadık. "Siz rahat olun, siz üretmeye devam edin, biz sizin sıkıntılarınızı karşılayacağız." sözünü bekliyor üreticiler. Turizm Bakanı nerede? Bakın, Antalya turizminin yüzde 55'ini temsil eden 2 ülke savaşıyor; Ukrayna ve Rusya. Antalya'ya gelen turistin yüzde 55'i Ukrayna ve Rusya'dan geliyor ve Turizm Bakanı daha çıkıp bir şey söylemedi. Daha bir şey konuşup bir destek açıklaması yapmadı. Şu anda erken rezervasyonlar durdu ve rezervasyon iptalleri başladı. Bakın, burada büyük bir tehdit var. Bunların hepsi millî servet. Antalya'da sadece 100 milyar dolarlık turizm yatırımı var, konaklama tesisi yatırımı var ve bu tesislerin önemli bir bölümü yabancılara geçebilir, haraç mezat satılabilir. Daha henüz 2016 krizinin etkilerini Antalya ortadan kaldırmamışken bir pandemi krizi, arkasından da Rusya Ukrayna savaşı. Biz acıların durmasını umuyoruz ama bir taraftan da ekonomik yönden çok ciddi tedbirlerin acilen alınması gerektiğini burada ifade ediyorum