Herkesi ilgilendiriyor! Artık belge niteliğinde!

ASAYİŞ 22.08.2020 - 23:16, Güncelleme: 08.12.2023 - 04:21 1564+ kez okundu.
 

Herkesi ilgilendiriyor! Artık belge niteliğinde!

Toplumsal yaşam koşulları ve ilişkileri değiştikçe ispat araçları da değişir ve genişler. Mesela, bir kısa mesaj, WhatsApp mesajı, Twitter veya Facebook paylaşımı eskiden delil olarak kabul edilmezken, artık bunlar da delil olarak kabul edilip, bir iddianın ispatlanmasında kullanılabiliyor.

Prof. Dr. Erol Ulusoy'un yazısı:  Arzu edilmez ama, karşınızdakiyle bir hukuki ilişkiye girerken ne kadar dikkat ederseniz edin, bazen sorunlar kaçınılmaz olur. Şu veya bu sebeple, kendimizden veya karşı taraftan, hatta üçüncü kişilerden kaynaklanan nedenlerden dolayı uyuşmazlıklar çıkabilir. İddiamızı, bize karşı bir şey iddia ediliyorsa savunmamızı delillere dayandırmalı, kanıtlamalıyız. Bazen yasalarda kimin neyi ispatlayacağı özel olarak düzenlenir. Ama ispat yükü genel kural olarak, Türk Medeni Kanunu 6’ncı maddesinde düzenlenmiş. O da şöyle diyor; “taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Vatandaş diliyle, “iddia sahibi iddiasını ispatla yükümlüdür.”   İş bununla bitmiyor, bir de hangi iddianın hangi delille, ne tür kanıtlarla ispatlanabileceği meselesi var. Her şey delil olarak kullanılamaz. Toplumsal yaşam koşulları ve ilişkileri değiştikçe ispat araçları da değişir ve genişler. Mesela, bir kısa mesaj, WhatsApp mesajı, Twitter veya Facebook paylaşımı eskiden delil olarak kabul edilmezken, artık bunlar da delil olarak kabul edilip, bir iddianın ispatlanmasında kullanılabiliyor. Facebook’ta borç ikrarı geçerli sayılıyor. Özel hukukta en önemli ispat aracı yazılı belgedir. Mesela el yazısı ile yazılmış, altı ıslak imza ile imzalanmış bir mektup da belge niteliğindedir. Ticaret hukukunda ‘teyit mektubu’ diye bir belge dahi vardır. Alacak borç ilişkilerinin ispatında en önemli delil, belgelerdir. Belge nedir diye sorarsak, cevabını da Hukuk Muhakemeleri Kanunu 199’uncu maddede buluruz; yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu kanuna göre belgedir. Yani sadece yazılı olanlar değil, görüntü ve ses kayıtları da belge olarak kabul ediliyor.   Artık Yargıtay ispat aracı olarak elektronik mektupları, e-mailleri de belge olarak kabul etmeye başladı. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 6 Haziran 2020 tarihli, 2020/4488 karar sayılı kararına konu olan olayda, Soner Bey tanıdığı bir avukat hanıma vekalet verir. Avukat hanım, Soner Bey’e vekaleten dava açar. Davanın bir aşamasında Soner Bey ‘gördüğü lüzum üzerine’ avukatını vekaletten azleder. Avukat hanım vekalet ücretini ödemediği için Soner Bey’e dava açar. Ortada gerçekten yazılı bir vekalet ücreti sözleşmesi yoktur. Ama Yargıtay, Avukat Hanım’ın Soner Bey’e önceden göndermiş olduğu 2 Eylül 2009 tarihli e-mail yazışmasını belge olarak kabul eder. E-mailde avukat hanım Soner Bey’e hitaben, açılacak dava ile ilgili döküm yapmış, dava masrafı olarak 5.800 TL, 2.000 TL bilirkişiden alınan bilgilendirme ücreti ve bakiye 8.000 TL vekalet ücretinin kaldığı belirtilerek bu ücretin ödenmesi istenmiştir. Parantez içerisinde kalan bakiye açıklanırken 10.000 TL olan rakamdan itiraz dilekçesi yazılması sonrasında 2.000 TL ödendiği açıklaması yapmıştır. İşte bu e-mail yazışması belge olarak kabul edilip, avukat hanımın kendisini azleden müvekkili Soner Bey’den vekalet ücreti alacağının varlığını ispat konusunda yararlanılmalıdır. Kıssadan hisse, aranızda yazılı bir sözleşme olmasa bile, sözleşmenin varlığına işaret eden elektronik ortamlardaki her türlü yazışma, mesaj, beyanları mutlaka saklayın, silmeyin. KAYNAK: MİLLİYET
Toplumsal yaşam koşulları ve ilişkileri değiştikçe ispat araçları da değişir ve genişler. Mesela, bir kısa mesaj, WhatsApp mesajı, Twitter veya Facebook paylaşımı eskiden delil olarak kabul edilmezken, artık bunlar da delil olarak kabul edilip, bir iddianın ispatlanmasında kullanılabiliyor.

Prof. Dr. Erol Ulusoy'un yazısı: 

Arzu edilmez ama, karşınızdakiyle bir hukuki ilişkiye girerken ne kadar dikkat ederseniz edin, bazen sorunlar kaçınılmaz olur. Şu veya bu sebeple, kendimizden veya karşı taraftan, hatta üçüncü kişilerden kaynaklanan nedenlerden dolayı uyuşmazlıklar çıkabilir.

İddiamızı, bize karşı bir şey iddia ediliyorsa savunmamızı delillere dayandırmalı, kanıtlamalıyız.

Bazen yasalarda kimin neyi ispatlayacağı özel olarak düzenlenir. Ama ispat yükü genel kural olarak, Türk Medeni Kanunu 6’ncı maddesinde düzenlenmiş. O da şöyle diyor; “taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Vatandaş diliyle, “iddia sahibi iddiasını ispatla yükümlüdür.”

 

İş bununla bitmiyor, bir de hangi iddianın hangi delille, ne tür kanıtlarla ispatlanabileceği meselesi var. Her şey delil olarak kullanılamaz.

Toplumsal yaşam koşulları ve ilişkileri değiştikçe ispat araçları da değişir ve genişler. Mesela, bir kısa mesaj, WhatsApp mesajı, Twitter veya Facebook paylaşımı eskiden delil olarak kabul edilmezken, artık bunlar da delil olarak kabul edilip, bir iddianın ispatlanmasında kullanılabiliyor. Facebook’ta borç ikrarı geçerli sayılıyor. Özel hukukta en önemli ispat aracı yazılı belgedir. Mesela el yazısı ile yazılmış, altı ıslak imza ile imzalanmış bir mektup da belge niteliğindedir. Ticaret hukukunda ‘teyit mektubu’ diye bir belge dahi vardır.

Alacak borç ilişkilerinin ispatında en önemli delil, belgelerdir. Belge nedir diye sorarsak, cevabını da Hukuk Muhakemeleri Kanunu 199’uncu maddede buluruz; yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu kanuna göre belgedir. Yani sadece yazılı olanlar değil, görüntü ve ses kayıtları da belge olarak kabul ediliyor.

 

Artık Yargıtay ispat aracı olarak elektronik mektupları, e-mailleri de belge olarak kabul etmeye başladı. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 6 Haziran 2020 tarihli, 2020/4488 karar sayılı kararına konu olan olayda, Soner Bey tanıdığı bir avukat hanıma vekalet verir. Avukat hanım, Soner Bey’e vekaleten dava açar. Davanın bir aşamasında Soner Bey ‘gördüğü lüzum üzerine’ avukatını vekaletten azleder. Avukat hanım vekalet ücretini ödemediği için Soner Bey’e dava açar. Ortada gerçekten yazılı bir vekalet ücreti sözleşmesi yoktur.

Ama Yargıtay, Avukat Hanım’ın Soner Bey’e önceden göndermiş olduğu 2 Eylül 2009 tarihli e-mail yazışmasını belge olarak kabul eder. E-mailde avukat hanım Soner Bey’e hitaben, açılacak dava ile ilgili döküm yapmış, dava masrafı olarak 5.800 TL, 2.000 TL bilirkişiden alınan bilgilendirme ücreti ve bakiye 8.000 TL vekalet ücretinin kaldığı belirtilerek bu ücretin ödenmesi istenmiştir.

Parantez içerisinde kalan bakiye açıklanırken 10.000 TL olan rakamdan itiraz dilekçesi yazılması sonrasında 2.000 TL ödendiği açıklaması yapmıştır. İşte bu e-mail yazışması belge olarak kabul edilip, avukat hanımın kendisini azleden müvekkili Soner Bey’den vekalet ücreti alacağının varlığını ispat konusunda yararlanılmalıdır.

Kıssadan hisse, aranızda yazılı bir sözleşme olmasa bile, sözleşmenin varlığına işaret eden elektronik ortamlardaki her türlü yazışma, mesaj, beyanları mutlaka saklayın, silmeyin.

KAYNAK: MİLLİYET
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazeteakdeniz.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.