Özgür Afacan ile Promete’yi Konuştuk

SANAT 18.03.2020 - 22:26, Güncelleme: 08.12.2023 - 04:21 4144+ kez okundu.
 

Özgür Afacan ile Promete’yi Konuştuk

“Sanat; Gerçeği hatırlatan bir yalandır biz o yalanı kurguladık. Biz o gerçeğin peşine düştük gerçek de yalanın içinde durmuyor mu?” Diyen, Özgür Afacan ile günümüzde aykırı müziğe yön veren Promete Grubunu konuştuk. Tüm bilinmeyenleriyle Promete’yi anlatan Afacan bakın neler söyledi.

Zeynep kutsal Dalamanlı: Özgür Afacan kimdir, müziğe ilgin nasıl başladı? Özgür Afacan: 1978 Ankara doğumluyum. Ben sanatla iç içe bir aileden geliyorum. Bizim evimizde bağlama vardı, ailemde Türk halk müziği ile ilgilenen insanların olması diyebilirim. Babam şiir yazardı Musa Eroğlu gibi büyük halk ozanlarıyla akraba olmam iç dünyamı genetik olarak etkiledi. ZKD: Profesyonel anlamda müziğe başlaman nasıl oldu? ÖA: Lise yıllarımda lise korosuna katıldım, ondan sonrasında batı müziğiyle tanıştım, gitar çalmaya başladım bir gitar edindim kendime sonraki süreçte çeşitli bar sahnelerinde canlı müzik yapmaya başladım. Profesyonellikten kasıt, endüstriyel müziğin içerisindeki popüler kimlikse ben o popüler kimliği reddettim. Daha çok muhalif bir müzik yapma kararı aldım. Dünya müziğini çok inceledim fakat kökenimi oluşturan temel yapı taşlarıyla da iç içe olmayı da bırakmadım. Özellikle de Ruhi Su’yu çok örnek aldım, o özü yakalamak adına Neşet Ertaş’ı çok örnek aldım. Onun dışında müziğin evrensel anlamda çok yönlü ögeler taşıdığını düşündüğüm için dünya müziklerini de dinledim ve bunların sentezinden bir şeyler yapmaya çalıştım. ZKD: Müzik adına grupsal bir çalışma içerisindesin, müzik gruplarından bahseder misin? ÖA:  İlk kurduğum grup Hiçlik Yolcuları bu daha mistik ögeler taşıyan müzik grubuydu ama sonrasında kendi müzikal kimliğimi bulmak adına Promete adlı grubunu kurdum. 1 Mayıs 2017 yılında sahne aldığımız bir grupla birlikte profesyonel bir kimlik kazanmak istedik ve böylece Promete ortaya çıktı, istediğim bir müzik anlayışıydı. Sıka ve alternatif müzik tarzlarını benimsiyoruz, bu müziğimizin alternatif ögeler taşıdığını düşünüyoruz pank müziğin içinde oluşmuş aykırı bir müzik tarzı. ZKD: Promete grubundan bahseder misin? ÖA: Promete 5 kişiden oluşuyor. Bas gitarist Evrim Özkaya, kurucu üye müzik düzenlemelerini yapıyor (peygamberimizdir J). Bağlama Hasan Akın, kurucu üyelerden akustik davul Nuri Düzel, ev arkadaşım Elektrogitar Mehmet Akça, kurucu üyeleri akustik gitar & vokal Özgür Afacan  ZKD: Promete isminin anlamı nedir. Neden Promete? ÖA: Prometheus mitolojik bir kahramandır, tanrıların tanrısı Zeus’un elinden ateşi çalmıştır, ateş hırsızıdır ama o ateşi çalarken uygarlığın da ilk öncüsü olarak geçer mitolojide. Zeus, Prometheus’u ateşi çaldığı yerde bir kayaya bağlar ve bir Kafkas Kartalı gelir ciğerinden her gün bir parça koparır ilginç olan Prometheus’un ciğeri her gün kendini yeniler. Yenilenmenin aydınlığın bir temsilcisidir. ZKD: Prometheus’u bir idol olarak mı görüyorsunuz? ÖA: İdoller yıkılması gereken tabulardır bizim için, Prometheus bir idol değil insanlığın bedelini ödeyen, normlara karşı gelen bir bilinçtir. ZKD: Hayatı bir savaş olarak mı görüyorsun? ÖA: Evet, tabi ki hayat bir savaştır. ZKD: Ateş Dansı isimli bir single yaptınız her şeyin mistik bir anlamı var gibi, Ateş Dansı’nın da mistik anlamı var mı? ÖA: Prometheus’un çaldığı ateşin etrafında dans eden insanlar aslında bedel ödeyen insanlar hatta sadece insanla sınırlandırılmamalı bir taş, bir kedi, bir kuş, karınca, ağaç bedel ödeyen herkes ve her şey diyebiliriz. Prometheus bunların bedelini ödedi. Müzisyen arkadaşlarım ve ben Prometheus birer parçasıyız ve biz bir bütünü bir ideolojiyi oluşturuyoruz. Hepimizin acılarının kesiştiği yerde bu sıçramalar başladı. Bütün olmadan parçalar olmaz, parçalar olmadan bütün bir olamaz. Bizler Prometheu’'un kolektif bilincini oluşturuyoruz. ZKD: Şarkılarınız kendi üretiminiz mi? ÖA: Cover grubu olarak ortaya çıkmak istemedik, güftelerini, bestelerini, düzenlemelerini kendimiz kurguladığımız bir müzik tarzı ortaya çıkarmaya çalıştık ve çalışmalarımızın sonunda 2018 yılında Ateş Dansı adlı bir single çıkardık. Şuan bir albüm sürecindeyiz. Ortak karar alarak albümün tüm söz ve müziğin bana ait oldu. ZKD: Üretim süreci nasıl başladı anlatır mısın? ÖA: Babam şiir yazıyordu, ailemdeki ozanlarda üretim kültüründen geldiğinden genetik olduğuna inanıyorum. Ben de babam gibi şiirler yazıyorum. Barlarda çıktığım dönemde, şiirlerim ve öykülerim belli dergi ve gazetelerde (milliyet sanat, insancıl, mum) yayınlanıyordu. Bende neden bu şiirlerden beste yapmayayım diye deneysel besteler yapmaya başladım. ZKD: Şarkıları neye göre seçiyorsunuz? Pop veya rock yapar mısınız? ÖA: Asla pop yapmayız. Rock olarak Uçurum diye bir parçamız var, o yüzden müziğimizi kalıba sokmuyoruz. Biz müziğimizi kurgularken toplumsal çelişkileri temel alıyoruz sokakta kâğıt toplayan çocukları da yazıyoruz, cumartesi annelerini de hatta zeytin ağacını da işliyoruz. Kızılcık yaylası diye bir parçamız var, biz o parçada doğa mücadelesi verirken hayatını kaybeden insanları anlattık. ZKD: Peki cover yaptığınız parçalar var mı?  ÖA: Daha öncesinde sıka ritimleri ile Ahmet Kaya’nın Hadi Gel parçasını cover yaptık aynı zamanda Ezginin Günlüğü’ün bir şarkısını da regi ritimleriyle cover yaptık. Biz müzik tarzımızı bir kalıba sokmak istemiyoruz, yaptığımız müziğin alt yapısında muhalif ögeler olmasına dikkat ediyoruz.               Aynı zamanda MESAM (Müzik eserleri sahibi meslek birliği) üyesi olan Özgür Afacan’ın 25 adet güneş görmemiş bestesi olduğunu öğreniyoruz. Bizde Promete’ye başarılarının devamını diliyoruz
“Sanat; Gerçeği hatırlatan bir yalandır biz o yalanı kurguladık. Biz o gerçeğin peşine düştük gerçek de yalanın içinde durmuyor mu?” Diyen, Özgür Afacan ile günümüzde aykırı müziğe yön veren Promete Grubunu konuştuk. Tüm bilinmeyenleriyle Promete’yi anlatan Afacan bakın neler söyledi.

Zeynep kutsal Dalamanlı: Özgür Afacan kimdir, müziğe ilgin nasıl başladı?

Özgür Afacan: 1978 Ankara doğumluyum. Ben sanatla iç içe bir aileden geliyorum. Bizim evimizde bağlama vardı, ailemde Türk halk müziği ile ilgilenen insanların olması diyebilirim. Babam şiir yazardı Musa Eroğlu gibi büyük halk ozanlarıyla akraba olmam iç dünyamı genetik olarak etkiledi.

ZKD: Profesyonel anlamda müziğe başlaman nasıl oldu?

ÖA: Lise yıllarımda lise korosuna katıldım, ondan sonrasında batı müziğiyle tanıştım, gitar çalmaya başladım bir gitar edindim kendime sonraki süreçte çeşitli bar sahnelerinde canlı müzik yapmaya başladım. Profesyonellikten kasıt, endüstriyel müziğin içerisindeki popüler kimlikse ben o popüler kimliği reddettim. Daha çok muhalif bir müzik yapma kararı aldım. Dünya müziğini çok inceledim fakat kökenimi oluşturan temel yapı taşlarıyla da iç içe olmayı da bırakmadım. Özellikle de Ruhi Su’yu çok örnek aldım, o özü yakalamak adına Neşet Ertaş’ı çok örnek aldım. Onun dışında müziğin evrensel anlamda çok yönlü ögeler taşıdığını düşündüğüm için dünya müziklerini de dinledim ve bunların sentezinden bir şeyler yapmaya çalıştım.

ZKD: Müzik adına grupsal bir çalışma içerisindesin, müzik gruplarından bahseder misin?

ÖA:  İlk kurduğum grup Hiçlik Yolcuları bu daha mistik ögeler taşıyan müzik grubuydu ama sonrasında kendi müzikal kimliğimi bulmak adına Promete adlı grubunu kurdum. 1 Mayıs 2017 yılında sahne aldığımız bir grupla birlikte profesyonel bir kimlik kazanmak istedik ve böylece Promete ortaya çıktı, istediğim bir müzik anlayışıydı. Sıka ve alternatif müzik tarzlarını benimsiyoruz, bu müziğimizin alternatif ögeler taşıdığını düşünüyoruz pank müziğin içinde oluşmuş aykırı bir müzik tarzı.

ZKD: Promete grubundan bahseder misin?

ÖA: Promete 5 kişiden oluşuyor. Bas gitarist Evrim Özkaya, kurucu üye müzik düzenlemelerini yapıyor (peygamberimizdir J). Bağlama Hasan Akın, kurucu üyelerden akustik davul Nuri Düzel, ev arkadaşım Elektrogitar Mehmet Akça, kurucu üyeleri akustik gitar & vokal Özgür Afacan

 ZKD: Promete isminin anlamı nedir. Neden Promete?

ÖA: Prometheus mitolojik bir kahramandır, tanrıların tanrısı Zeus’un elinden ateşi çalmıştır, ateş hırsızıdır ama o ateşi çalarken uygarlığın da ilk öncüsü olarak geçer mitolojide. Zeus, Prometheus’u ateşi çaldığı yerde bir kayaya bağlar ve bir Kafkas Kartalı gelir ciğerinden her gün bir parça koparır ilginç olan Prometheus’un ciğeri her gün kendini yeniler. Yenilenmenin aydınlığın bir temsilcisidir.

ZKD: Prometheus’u bir idol olarak mı görüyorsunuz?

ÖA: İdoller yıkılması gereken tabulardır bizim için, Prometheus bir idol değil insanlığın bedelini ödeyen, normlara karşı gelen bir bilinçtir.

ZKD: Hayatı bir savaş olarak mı görüyorsun?

ÖA: Evet, tabi ki hayat bir savaştır.

ZKD: Ateş Dansı isimli bir single yaptınız her şeyin mistik bir anlamı var gibi, Ateş Dansı’nın da mistik anlamı var mı?

ÖA: Prometheus’un çaldığı ateşin etrafında dans eden insanlar aslında bedel ödeyen insanlar hatta sadece insanla sınırlandırılmamalı bir taş, bir kedi, bir kuş, karınca, ağaç bedel ödeyen herkes ve her şey diyebiliriz. Prometheus bunların bedelini ödedi. Müzisyen arkadaşlarım ve ben Prometheus birer parçasıyız ve biz bir bütünü bir ideolojiyi oluşturuyoruz. Hepimizin acılarının kesiştiği yerde bu sıçramalar başladı. Bütün olmadan parçalar olmaz, parçalar olmadan bütün bir olamaz. Bizler Prometheu’'un kolektif bilincini oluşturuyoruz.

ZKD: Şarkılarınız kendi üretiminiz mi?

ÖA: Cover grubu olarak ortaya çıkmak istemedik, güftelerini, bestelerini, düzenlemelerini kendimiz kurguladığımız bir müzik tarzı ortaya çıkarmaya çalıştık ve çalışmalarımızın sonunda 2018 yılında Ateş Dansı adlı bir single çıkardık. Şuan bir albüm sürecindeyiz. Ortak karar alarak albümün tüm söz ve müziğin bana ait oldu.

ZKD: Üretim süreci nasıl başladı anlatır mısın?

ÖA: Babam şiir yazıyordu, ailemdeki ozanlarda üretim kültüründen geldiğinden genetik olduğuna inanıyorum. Ben de babam gibi şiirler yazıyorum. Barlarda çıktığım dönemde, şiirlerim ve öykülerim belli dergi ve gazetelerde (milliyet sanat, insancıl, mum) yayınlanıyordu. Bende neden bu şiirlerden beste yapmayayım diye deneysel besteler yapmaya başladım.

ZKD: Şarkıları neye göre seçiyorsunuz? Pop veya rock yapar mısınız?

ÖA: Asla pop yapmayız. Rock olarak Uçurum diye bir parçamız var, o yüzden müziğimizi kalıba sokmuyoruz. Biz müziğimizi kurgularken toplumsal çelişkileri temel alıyoruz sokakta kâğıt toplayan çocukları da yazıyoruz, cumartesi annelerini de hatta zeytin ağacını da işliyoruz. Kızılcık yaylası diye bir parçamız var, biz o parçada doğa mücadelesi verirken hayatını kaybeden insanları anlattık.

ZKD: Peki cover yaptığınız parçalar var mı?

 ÖA: Daha öncesinde sıka ritimleri ile Ahmet Kaya’nın Hadi Gel parçasını cover yaptık aynı zamanda Ezginin Günlüğü’ün bir şarkısını da regi ritimleriyle cover yaptık. Biz müzik tarzımızı bir kalıba sokmak istemiyoruz, yaptığımız müziğin alt yapısında muhalif ögeler olmasına dikkat ediyoruz.

              Aynı zamanda MESAM (Müzik eserleri sahibi meslek birliği) üyesi olan Özgür Afacan’ın 25 adet güneş görmemiş bestesi olduğunu öğreniyoruz. Bizde Promete’ye başarılarının devamını diliyoruz

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazeteakdeniz.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.