Tüketici haklarınızı görmezden gelmeyin

KÜLTÜR 20.02.2020 - 16:01, Güncelleme: 08.12.2023 - 04:21 2021+ kez okundu.
 

Tüketici haklarınızı görmezden gelmeyin

“Yaşam döngüsünün bir parçası olan alış veriş daha doğmadan başlıyor ve öldükten sonra bile devam ediyor. Biz burada satıcı ve tüketici tarafın sağlıklı bir ilişki içerisinde olmasına yardımcı oluyoruz.” Bu sözler Tüketici Başvuru Merkezi Derneğinin başkanı olan Avukat İbrahim Güllü’ye ait. Global bir tüketim çağında yaşadığımız bu zamanda 2012 yılından itibaren aktif ve faal olan Tüketici Başvuru Merkezi Dernegi de tüketici haklarını savunmak ve korumak için çalışmarına devam ediyor. Sizler için avukat İbrahin Güllü ile bir araya gedik ve TBM yi konuştuk.

Zeynep Kutsal Dalamanlı: Tüketici Başvuru Merkezi derneğini anlatır mısınız? İbrahim Güllü: Kurucusu ve başkanlığını yaptığım sivili toplum kuruluşu olan Tüketici Başvuru Merkezi 2012 yılında Antalya merkezli olarak kuruldu. Tüketicinin sorun ve şikâyetlerine çözüm bulmak amacıyla ve tüketicinin haklarının farkına varması için kurduk.  Tüm Türkiye de faaliyette bulunan bir sivil toplum kuruşuyuz. Halen aktif ve faaliz. ZKD            : Türkiye’nin her yerinden tüketiciler başvurabilir mi? İG              : Tabiki, sosyal medya ağlarımızdan tün tüketiciler başvurabilir. Tüketici başvuru merkezi şuan Türkiye’nin en büyük sosyal ağıdır. Burada tüketici sorunlarına çözüm üretmeye çalışıyoruz ve tüketici ile ilgili tüm gelişmeleri de yine buradan duyuruyoruz. ZKD            : Tüketicilerden sizlere gelen mesajları nasıl değerlendiriyorsunuz? Kişiye özel çözümler mi yoksa toplu olarak mı değerlendiriliyor? İG              : Tüketicilerin karşılaimış olduğu sorunlar bize yol ve yöntem gösteriyor, tüketici hangi konularda mağdur ediliyor ya da mağdur ediliğine inanıyor? Bunlar bizim için önemli birer veri kaynağıdır. Uzman ekibimizdeki arkadaşlar buradan destek verirken aynı durumda mağdur olup da haklarını arayan insanlarda yorumlarda destek verebiliyor. Biz bu şikâyetleri kamu otaritesine basın açıklamaları veya dava açarak bidiriyoruz. Hakların zayi olmaması ve daha da gelişmesi adına bu çalışmaları yapmaya gayret ediyoruz. ZKD            : Tüketicinin en çok mağdur edildiği kanunen yoruma açık konularda emsal karar olarak gösterilmesini istediğiniz bir durum söz konusu mu? İG              : Genel olarak konuşmak gerekirse tüketiciler en çok iletişim ve bankacılık sektöründe mağdur ediliyor. Bu durumda BTİK gibi BDDK gibi kurumların bu husus da denetimlerinin artması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda ilgili kurumlara sorunları iletmek için gayret gösteriyoruz gerek raporlama, gerek basın açıklaması gerekse sosyal medya ağlarımız üzerinden gerekli çalışmaları yapmaya çalışııyoruz. ZKD            : Yoruma açık kanunların en çok iletişim ve banka sektöründe olduğunu mu düşünüyorsunuz? İG              : Kanunun yetersizlikleri ve yanlış yorumlanması var bir de kanunları tüketiciklerin bilmemesi ve o hakları tüketicilerin kullanmaması var. Tüketici her zaman zayıf olan taraf kuvvetli taraf hizmet veren kuruluş olduğu için tüketicinin tek başına mücadele etmesi her zaman sıkıntılar doğurur. Mesela bankaların kart aidatı talep etmesi önceden yasal olmayan bir şeydi, şuan yasal hale getirildi sayılır. Sayılır diyorum halen yasal değil aslında çünkü en son düzenlemelerde kart aidatı ve 60 kalem giderin 20 kaleme düşürüleceği söyleniyordu, düşürüldü de kart aidatı için bankalar kart aidatı alabilir dedi. Bankaların kart aidatı alması için tüketiciye kart aidatı olmayan bir kart teklif etmesi gerekir genelde uygulamada kart başvurularında kart aidatı olan bir sözleşme önünüze koyuyorlar ve teklif etmiyorlar. Eğer müşteri talep ederse düşük limitli veya taksit imkanı olmayan kartlar veriyorlar. Kredi kartlarının amacı zaten taksit yapmak bu yüzden kendi içinde sınıflandılmaması gerekir. Bir örnek de elektrik faturalarındaki kayıp kacak bedeli yasal değil dendi birçok tüketici itiraz etti fakat sonra bir kanun maddesi değişikliği ile yasal hale geldi. ZKD            : Kanunun tüketiciyi koruyan kanun maddelerinin yoruma açık olası ile ilgili bir çalışmanız var mı? İG              : Elbette var fakat uzun soluklu bir proje bu. ZKD            : Tüketici kanunlarında tüketicillerin mağduriyet yaşamamsı için bilmesi gereken en temel hakları nelerdir? İG              : Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz fakat müşteri bilmediği bir husus da mağduriyet yaşadıysa öncelikle uslubunu koruyarak firma yetkililerine başvurmalı. Mağduriyet giderilmediği takdirde avukat veya tüketici sivil toplum örgütlerine başvurabilirler buralardan haklı olduğuna dair bir dönüş aldığı zaman mutlaka haklarını aramalılar. Tüketici hakkını aramıyorsa önce kendi sonra da toplum adına hak aramamış oluyor çünkü tüketici hakkını aramadığı takdirde bu mağduriyetler aleni hale geliyor ve kanıksanıyor. ZKD            : Tüketici için en büyük tehlike sağlık sektöründeki maduriyetler konusunda neler söyleyeceksiniz? İG              : Sağlık konusu en hayati konu hafife alınabilecek, ötelenebilecek bir konu değil. Maalesef sağlık sektöründe son yıllar da özel hastanelerin artmasıyla birçok düzenlemeler var. Fakat sosyal devlet anlayışıyla herkesin sağlık hakkından eşit olarak yararlanabilmesi gerekiyor. Hiç bir sağlık güvencesi olmasa dahi insanların ücretsiz bir şekilde tedavi olması ve ilaçlarını alabilmesi gerekiyor.  Belli bir maliyeti olabilir ama herkes şunu diyebilmeli “benim sosyal bir devletim var ve sağlık güvencesinden yararlanabiliyorum.” Normal ücretin dışında bıçak parası istenmemeli eğer ödenecekse hasta hanenin veznesine ödemeli ve karşılığında evrak almalı ZKD            : Özel hasta hanelerde sağlık güvencenle ücretsiz muayene olabilme hakkı tanınmasına rağmen birçok özel hasta hane gereksiz yere birçok test yaptırarak hastadan ücret talep ediyorlar. Sizce bu konu ile ilgili neler yapılabilir? İG              : Öncelikle gerekli denetimlerin artması gerekiyor, her hastaya gerek görülmediği halde ücret talep etmek için yapılan testlerin SGK’ya fatura edilmemesi lazım. Çok ciddi anlamda tereddütlerim var bir hasta hane bir kişiyi defalarca ameliyat etmişse hatta ve hatta ölü kişileri kaldırıp ameliyat etmişse ki bu millet bunu gördü. Geçmişte SGK’nın bu yöntemlerle zarara uğramış olması hala gündemdedir ve iç politikaya da malzeme edilmektedir. SGK’nın bütçesi hazineden karşılanıyor bu nedenle domino taşı gibi tüm ülkeyi etkiliyor. Böyle hastahanelerin kapatılması gerekir. ZKD            : Diğer koruyucu dernek, kurum ve kuruluşlar ile birlikte etkin bir çalışma yürütebilir misiniz? İG           : Tabiiki talep olduğu takdirde tüm dernek, kurum ve kuruluşlar ile çalışmaya açığız. Herhangi bir şartımız da yok. Önemli olan topluma faydalı olabilecek her şey. ZKD            : Meclise tüketici haklarını koruyucu bir yasa tasarısı önermeyi düşünüyor musunuz? İG               : Tatbiki bizim 27 adet komisyonumuz var bunların bir kaçını saymak gerekirse sağlık, kadın ve aile, etik komisyonlarımız, eğitim, sigortacılık, banka komisyonları gibi. Uzman arkadaşlarımızın kendi komisyonları üzerinde yoğunlaşmaları sayesinde çalışmalarımızı sadece tüketicinin bakış açısı değil esnaf odaları, devletin bu konu ile ilgili kurumları ile birlikte çalışmalarımızı yürütmeyi hedefliyoruz. Tabi diğer sivil toplum kuruluşlarının bu konuda ki çalışmalarına katılmak ve desteklemek de isteriz. ZKD            : Tüketici başvuru merkezin ücretsiz eğitimleri olduğunu biliyoruz. Bu eğitimler hakkında bilgi verir misiniz? İG               : Biz burada insanlara balık değil olta veriyoruz. İnsanlara nasıl haraket etmesi gerektiğini haklarını nerede ve nasıl araması gerektiğini anlattığınız ve bunun yolunu usulünü gösterdiğiniz zaman o insana balık değil oltayı vermiş olursunuz. Bir sivil toplum kuruluşu nedir ne işe yarar konusunda farkındalık oluşturuyoruz. Çünkü toplumun çoğu sivil toplum kuruluşu deyince korkuyor başım belaya girer mi, beni tutuklarlar mı gibi gereksiz korkuları aşmayı hedefliyoruz ve eğitimini aldığı konuda hakkını nasıl araması gerektiğini, öfke kontrolünün önemini hiyararşik düzeni de aktarıyoruz. Biz kimsenin hasmı değiliz sadece insanları bilinçlendiriyoruz. Hukuk kuralları içerisinde nezaket uslübu ile saygılı bir şekilde haraket etmeyi anlatıyoruz. Sayın İbrahim Güllü çalışanlarının halk ile direk diyalog içerisinde bulunan işletmelerin özelliklede şöforlerin 3 veya 6 ayda bir periyodik bir şekilde öfke kontrolu eğitimi almasının da yasalbir zorunluluk haline gelmesi gerektiğini de savunuyor. Her cumartesi toplantı düzenleyerek birçok karara imza atan TBM ayrıca yönlendirdiği, katıldığı ve düzenlediği eğitim programları ile de dikkat çekiyor.  21 Şubat Cuma günü Risus Akedemi ile birlikte “kadın ve ekonomi” başlıklı bir eğitimin olduğunu ve erkeklerinde katılabileceğini öğrendik. İçeriği tamamen ev ekonomisine dayanan bu eğitim ücretsiz olup katılmak isteyen okurlar sosyal medya hesaplarından tüketici başvuru merkezine rahatlıkla ulaşabilir.
“Yaşam döngüsünün bir parçası olan alış veriş daha doğmadan başlıyor ve öldükten sonra bile devam ediyor. Biz burada satıcı ve tüketici tarafın sağlıklı bir ilişki içerisinde olmasına yardımcı oluyoruz.” Bu sözler Tüketici Başvuru Merkezi Derneğinin başkanı olan Avukat İbrahim Güllü’ye ait. Global bir tüketim çağında yaşadığımız bu zamanda 2012 yılından itibaren aktif ve faal olan Tüketici Başvuru Merkezi Dernegi de tüketici haklarını savunmak ve korumak için çalışmarına devam ediyor. Sizler için avukat İbrahin Güllü ile bir araya gedik ve TBM yi konuştuk.

Zeynep Kutsal Dalamanlı: Tüketici Başvuru Merkezi derneğini anlatır mısınız?

İbrahim Güllü: Kurucusu ve başkanlığını yaptığım sivili toplum kuruluşu olan Tüketici Başvuru Merkezi 2012 yılında Antalya merkezli olarak kuruldu. Tüketicinin sorun ve şikâyetlerine çözüm bulmak amacıyla ve tüketicinin haklarının farkına varması için kurduk.  Tüm Türkiye de faaliyette bulunan bir sivil toplum kuruşuyuz. Halen aktif ve faaliz.

ZKD            : Türkiye’nin her yerinden tüketiciler başvurabilir mi?

İG              : Tabiki, sosyal medya ağlarımızdan tün tüketiciler başvurabilir. Tüketici başvuru merkezi şuan Türkiye’nin en büyük sosyal ağıdır. Burada tüketici sorunlarına çözüm üretmeye çalışıyoruz ve tüketici ile ilgili tüm gelişmeleri de yine buradan duyuruyoruz.

ZKD            : Tüketicilerden sizlere gelen mesajları nasıl değerlendiriyorsunuz? Kişiye özel çözümler mi yoksa toplu olarak mı değerlendiriliyor?

İG              : Tüketicilerin karşılaimış olduğu sorunlar bize yol ve yöntem gösteriyor, tüketici hangi konularda mağdur ediliyor ya da mağdur ediliğine inanıyor? Bunlar bizim için önemli birer veri kaynağıdır. Uzman ekibimizdeki arkadaşlar buradan destek verirken aynı durumda mağdur olup da haklarını arayan insanlarda yorumlarda destek verebiliyor. Biz bu şikâyetleri kamu otaritesine basın açıklamaları veya dava açarak bidiriyoruz. Hakların zayi olmaması ve daha da gelişmesi adına bu çalışmaları yapmaya gayret ediyoruz.

ZKD            : Tüketicinin en çok mağdur edildiği kanunen yoruma açık konularda emsal karar olarak gösterilmesini istediğiniz bir durum söz konusu mu?

İG              : Genel olarak konuşmak gerekirse tüketiciler en çok iletişim ve bankacılık sektöründe mağdur ediliyor. Bu durumda BTİK gibi BDDK gibi kurumların bu husus da denetimlerinin artması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda ilgili kurumlara sorunları iletmek için gayret gösteriyoruz gerek raporlama, gerek basın açıklaması gerekse sosyal medya ağlarımız üzerinden gerekli çalışmaları yapmaya çalışııyoruz.

ZKD            : Yoruma açık kanunların en çok iletişim ve banka sektöründe olduğunu mu düşünüyorsunuz?

İG              : Kanunun yetersizlikleri ve yanlış yorumlanması var bir de kanunları tüketiciklerin bilmemesi ve o hakları tüketicilerin kullanmaması var. Tüketici her zaman zayıf olan taraf kuvvetli taraf hizmet veren kuruluş olduğu için tüketicinin tek başına mücadele etmesi her zaman sıkıntılar doğurur. Mesela bankaların kart aidatı talep etmesi önceden yasal olmayan bir şeydi, şuan yasal hale getirildi sayılır. Sayılır diyorum halen yasal değil aslında çünkü en son düzenlemelerde kart aidatı ve 60 kalem giderin 20 kaleme düşürüleceği söyleniyordu, düşürüldü de kart aidatı için bankalar kart aidatı alabilir dedi. Bankaların kart aidatı alması için tüketiciye kart aidatı olmayan bir kart teklif etmesi gerekir genelde uygulamada kart başvurularında kart aidatı olan bir sözleşme önünüze koyuyorlar ve teklif etmiyorlar. Eğer müşteri talep ederse düşük limitli veya taksit imkanı olmayan kartlar veriyorlar. Kredi kartlarının amacı zaten taksit yapmak bu yüzden kendi içinde sınıflandılmaması gerekir. Bir örnek de elektrik faturalarındaki kayıp kacak bedeli yasal değil dendi birçok tüketici itiraz etti fakat sonra bir kanun maddesi değişikliği ile yasal hale geldi.

ZKD            : Kanunun tüketiciyi koruyan kanun maddelerinin yoruma açık olası ile ilgili bir çalışmanız var mı?

İG              : Elbette var fakat uzun soluklu bir proje bu.

ZKD            : Tüketici kanunlarında tüketicillerin mağduriyet yaşamamsı için bilmesi gereken en temel hakları nelerdir?

İG              : Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz fakat müşteri bilmediği bir husus da mağduriyet yaşadıysa öncelikle uslubunu koruyarak firma yetkililerine başvurmalı. Mağduriyet giderilmediği takdirde avukat veya tüketici sivil toplum örgütlerine başvurabilirler buralardan haklı olduğuna dair bir dönüş aldığı zaman mutlaka haklarını aramalılar. Tüketici hakkını aramıyorsa önce kendi sonra da toplum adına hak aramamış oluyor çünkü tüketici hakkını aramadığı takdirde bu mağduriyetler aleni hale geliyor ve kanıksanıyor.

ZKD            : Tüketici için en büyük tehlike sağlık sektöründeki maduriyetler konusunda neler söyleyeceksiniz?

İG              : Sağlık konusu en hayati konu hafife alınabilecek, ötelenebilecek bir konu değil. Maalesef sağlık sektöründe son yıllar da özel hastanelerin artmasıyla birçok düzenlemeler var. Fakat sosyal devlet anlayışıyla herkesin sağlık hakkından eşit olarak yararlanabilmesi gerekiyor. Hiç bir sağlık güvencesi olmasa dahi insanların ücretsiz bir şekilde tedavi olması ve ilaçlarını alabilmesi gerekiyor.  Belli bir maliyeti olabilir ama herkes şunu diyebilmeli “benim sosyal bir devletim var ve sağlık güvencesinden yararlanabiliyorum.” Normal ücretin dışında bıçak parası istenmemeli eğer ödenecekse hasta hanenin veznesine ödemeli ve karşılığında evrak almalı

ZKD            : Özel hasta hanelerde sağlık güvencenle ücretsiz muayene olabilme hakkı tanınmasına rağmen birçok özel hasta hane gereksiz yere birçok test yaptırarak hastadan ücret talep ediyorlar. Sizce bu konu ile ilgili neler yapılabilir?

İG              : Öncelikle gerekli denetimlerin artması gerekiyor, her hastaya gerek görülmediği halde ücret talep etmek için yapılan testlerin SGK’ya fatura edilmemesi lazım. Çok ciddi anlamda tereddütlerim var bir hasta hane bir kişiyi defalarca ameliyat etmişse hatta ve hatta ölü kişileri kaldırıp ameliyat etmişse ki bu millet bunu gördü. Geçmişte SGK’nın bu yöntemlerle zarara uğramış olması hala gündemdedir ve iç politikaya da malzeme edilmektedir. SGK’nın bütçesi hazineden karşılanıyor bu nedenle domino taşı gibi tüm ülkeyi etkiliyor. Böyle hastahanelerin kapatılması gerekir.

ZKD            : Diğer koruyucu dernek, kurum ve kuruluşlar ile birlikte etkin bir çalışma yürütebilir misiniz?

İG           : Tabiiki talep olduğu takdirde tüm dernek, kurum ve kuruluşlar ile çalışmaya açığız. Herhangi bir şartımız da yok. Önemli olan topluma faydalı olabilecek her şey.

ZKD            : Meclise tüketici haklarını koruyucu bir yasa tasarısı önermeyi düşünüyor musunuz?

İG               : Tatbiki bizim 27 adet komisyonumuz var bunların bir kaçını saymak gerekirse sağlık, kadın ve aile, etik komisyonlarımız, eğitim, sigortacılık, banka komisyonları gibi. Uzman arkadaşlarımızın kendi komisyonları üzerinde yoğunlaşmaları sayesinde çalışmalarımızı sadece tüketicinin bakış açısı değil esnaf odaları, devletin bu konu ile ilgili kurumları ile birlikte çalışmalarımızı yürütmeyi hedefliyoruz. Tabi diğer sivil toplum kuruluşlarının bu konuda ki çalışmalarına katılmak ve desteklemek de isteriz.

ZKD            : Tüketici başvuru merkezin ücretsiz eğitimleri olduğunu biliyoruz. Bu eğitimler hakkında bilgi verir misiniz?

İG               : Biz burada insanlara balık değil olta veriyoruz. İnsanlara nasıl haraket etmesi gerektiğini haklarını nerede ve nasıl araması gerektiğini anlattığınız ve bunun yolunu usulünü gösterdiğiniz zaman o insana balık değil oltayı vermiş olursunuz. Bir sivil toplum kuruluşu nedir ne işe yarar konusunda farkındalık oluşturuyoruz. Çünkü toplumun çoğu sivil toplum kuruluşu deyince korkuyor başım belaya girer mi, beni tutuklarlar mı gibi gereksiz korkuları aşmayı hedefliyoruz ve eğitimini aldığı konuda hakkını nasıl araması gerektiğini, öfke kontrolünün önemini hiyararşik düzeni de aktarıyoruz. Biz kimsenin hasmı değiliz sadece insanları bilinçlendiriyoruz. Hukuk kuralları içerisinde nezaket uslübu ile saygılı bir şekilde haraket etmeyi anlatıyoruz.

Sayın İbrahim Güllü çalışanlarının halk ile direk diyalog içerisinde bulunan işletmelerin özelliklede şöforlerin 3 veya 6 ayda bir periyodik bir şekilde öfke kontrolu eğitimi almasının da yasalbir zorunluluk haline gelmesi gerektiğini de savunuyor. Her cumartesi toplantı düzenleyerek birçok karara imza atan TBM ayrıca yönlendirdiği, katıldığı ve düzenlediği eğitim programları ile de dikkat çekiyor. 

21 Şubat Cuma günü Risus Akedemi ile birlikte “kadın ve ekonomi” başlıklı bir eğitimin olduğunu ve erkeklerinde katılabileceğini öğrendik. İçeriği tamamen ev ekonomisine dayanan bu eğitim ücretsiz olup katılmak isteyen okurlar sosyal medya hesaplarından tüketici başvuru merkezine rahatlıkla ulaşabilir.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazeteakdeniz.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.