Düzen, "İklim değişikliğine karşı özel çaba bekliyoruz"

SİYASET 06.09.2021 - 13:15, Güncelleme: 08.12.2023 - 04:21 3498+ kez okundu.
 

Düzen, "İklim değişikliğine karşı özel çaba bekliyoruz"

Saadet Partisi Antalya İl Başkanı Ramazan Düzen, gündemdeki konularda biri olan İklim değişimi veya krizi hakkında açıklamalarda bulundu.

Düzen, İklim krizi veya değişimi, atmosferde sera etkisi yaratan gazların oranının yükselmesi ile yer kabuğu ve denizlerin ortalama sıcaklığının artması demek. Fakat makûs kader de değil, sorumlusu petrol, kömür ve doğal gaz tüketimi, endüstriyel tarımdan kaynaklanan karbondioksit, ormanların yok edilmesi, sanayi tesislerinin hızla artması, enerji ve maden şirketlerinin faaliyetleri. Görüldüğü üzere, sebepler çok tanıdık. Milyarlarca insanın açlığına ne sebep oluyorsa iklim krizine de aynı şeyler neden oluyor diyerek; “Hem tarımın hem de turizmin başkenti konumundaki Antalya’mızın iklim krizine karşı tedbirleri en üst düzeyde olmalıdır. Gerek hükümetten gerekse yerel yönetimlerden Antalya’mızın geleceği için iklim değişikliğine karşı özel çaba bekliyoruz” dedi. Saadet Partisi Antalya İl Başkanı Ramazan Düzen, açıklamalarında şunları ifade etti: “Dünyamız, 4,5 milyar yıllık jeolojik tarihinde çok büyük iklim değişimleri ile karşılaşmış ve coğrafyalar büyük oranda dönüşmüştür. Sanayi devrimiyle beraber enerji ihtiyacının arttığı ve buna bağlı olarak fosil yakıt kullanımının yaygınlaştığı dünyamızda; insanın bitmek bilmeyen hırsının çevreyi talan etmesine ve sera gazının atmosferde birikmesine neden olduğu biliniyor. Uzun yıllardır yapılan araştırmalar göstermiştir ki, sera gazı salımı ile atmosferin gaz bileşiminde önemli değişiklikler olmakta ve Dünyamız bundan fazlasıyla etkilenmektedir. Ülkemizin de mevcut konumu itibariyle bu tür iklim değişikliklerinden etkilendiği bir gerçek. Ve bundan sonra da en fazla etkilenecek ülkelerden olması beklenmektedir. İklim değişikliği sebebiyle artması beklenen doğal afetler olarak; seller, fırtınalar, orman yangınları, dolu, heyelan, sıcak hava dalgaları ve çığ gibi olaylar sıralanmaktadır. Ülkemizde iklim değişikliğine bağlı olarak sel afetlerinden dolayı ortaya çıkan ekonomik kayıplar depremdeki kayıplara eşit hale gelmiştir. Son yıllarda fırtına ve yıldırım çarpması sonucu meydana gelen can kayıplarında büyük artışlar yaşanmaktadır. 2000’li yıllarda görülen meteorolojik afetlerin sayısında 1960’lı yıllara göre 3 kat, ekonomik kayıplar açısından 9 kat artış olduğu görülmektedir. Bundan dolayı iklim değişikliği konusunda ulusal, bölgesel ve yerel planlamalar yapılıp sürdürülebilir kalkınma hedeflenmesi gerekmektedir. Dünyada kimi devletler ve kuruluşlar küresel ısınmaya dolayısı ile iklim değişikliğine çözüm üretmek için çalışmalar yapmaktadır. Ülkemiz de bu çalışmalara destek olmakta ancak bu konuda önemli bir aktör olarak ön plana çıkamamaktadır. Çünkü Türkiye’nin büyüme ve enerji politikaları ile cari açık problemi iklim ve çevre politikalarını göz ardı etmesine neden olmaktadır. Ülkemiz kalkınma konusundaki açığını öncelikli olarak merkeze almakta ve iklim politikalarında bütünlüklü bir kamusal eylem ortaya koyamamaktadır. Bazı gelişmiş ülkelere nazaran iklim krizi yeterince tanımlanmamış, mücadele yöntemleri kurumsallaşmamış ve bir değer sistemi oluşturulamamıştır. Devletin kalkınma politikalarına odaklanması sanki karşıt bir düzen talebi gibi algılanan çevre ve iklim politikalarına eğilimi kısıtladığını görmekteyiz.” İklim değişikliği dünyada küresel bir sorun olarak algılanıp bütüncül bir yaklaşımla ele alınmaktadır diye açıklama yapan Düzen, Merkezi yönetimlerin uluslararası kuruluşlar vasıtası ile güçlü ve etkin mücadele imkânlarının yanında yerel yönetimlerin de azımsanamayacak derecede sorunun çözümüne katkı sağlama olanakları bulunmaktadır. Bu konuda yapılan mücadelenin yerel yönetim politikalarından bağımsız olmadığı kabul edilmelidir. Yerel yönetimler kent planlaması, atıklar, ulaşım, enerji verimliliği ve kentsel dönüşüm gibi konularda iklim değişikliği mücadelesinin en önemli aktörlerindendirler diye açıklamasında belrtti. Saadetli başkan Düzen, sözlerini şöyle noktaladı: “Öncelikli olarak merkezi yönetimin iklim sorunlarıyla ilgili olarak uluslararası toplumda etkin bir rol almasını beklemekteyiz. Ülkemizin iklim siyaseti kalkınma öncelikli değil, çevre sorunlara çözüm üretecek mahiyette belirlenmelidir. İklim siyasetinin belirlenmesinde tüm siyasi partilerin ve ilgili STK’ların katkısı dikkate alınmalıdır. İklim siyasetinin uygulanmasında milli bir bilinç oluşturulmalıdır. Bu amaçla eğitim-öğretim müfredatında çevre bilinci daha fazla ve etkin bir şekilde yer almalıdır. Çevre konusunda duyarlı bir denetim sistemi getirilmelidir. Kısa, orta ve uzun vadede iklim politikası en kısa zamanda belirlenmeli özellikle kuraklığa karşı acil eylem planı oluşturulmalıdır. Yerel yönetimlerin de çevre konusunda aktif rol oynaması gerekmektedir. Kent planlamasında yeşil alanların korunması, ısınma ve barınma gibi ihtiyaçların karşılanması çevre sorunlarının çözümü için bir fırsattır. Temiz yakıt olanakların sağlanması iklim politikaları için önemlidir. İnsanların şehir içi ulaşım için şahsi araçlarını kullanmasını azaltacak projeler ve hizmetlerin üretilmesi gerekiyor. Bu amaçla sağlıklı toplu ulaşım hizmetlerinin verilmesi, bisiklet yollarının artırılarak yakıt tüketiminin en az seviyeye indirilmesi yerel yönetimlerin öncelikli amacı olmalıdır.  Türkiye’nin Akdeniz havzasında bulunan bir ülke olması sebebiyle iklim değişikliğinden en fazla etkilenen ülke olacağı bilinmektedir. Hem tarımın hem de turizmin başkenti konumundaki Antalya’mızın iklim krizine karşı tedbirleri en üst düzeyde olmalıdır. Gerek hükümetten gerekse yerel yönetimlerden Antalya’mızın geleceği için iklim değişikliğine karşı özel çaba bekliyoruz. Biz Saadet Partisi olarak atılacak her olumlu adımın yanında olmayı taahhüt ediyoruz.”
Saadet Partisi Antalya İl Başkanı Ramazan Düzen, gündemdeki konularda biri olan İklim değişimi veya krizi hakkında açıklamalarda bulundu.

Düzen, İklim krizi veya değişimi, atmosferde sera etkisi yaratan gazların oranının yükselmesi ile yer kabuğu ve denizlerin ortalama sıcaklığının artması demek. Fakat makûs kader de değil, sorumlusu petrol, kömür ve doğal gaz tüketimi, endüstriyel tarımdan kaynaklanan karbondioksit, ormanların yok edilmesi, sanayi tesislerinin hızla artması, enerji ve maden şirketlerinin faaliyetleri. Görüldüğü üzere, sebepler çok tanıdık. Milyarlarca insanın açlığına ne sebep oluyorsa iklim krizine de aynı şeyler neden oluyor diyerek; “Hem tarımın hem de turizmin başkenti konumundaki Antalya’mızın iklim krizine karşı tedbirleri en üst düzeyde olmalıdır. Gerek hükümetten gerekse yerel yönetimlerden Antalya’mızın geleceği için iklim değişikliğine karşı özel çaba bekliyoruz” dedi.

Saadet Partisi Antalya İl Başkanı Ramazan Düzen, açıklamalarında şunları ifade etti:
“Dünyamız, 4,5 milyar yıllık jeolojik tarihinde çok büyük iklim değişimleri ile karşılaşmış ve coğrafyalar büyük oranda dönüşmüştür. Sanayi devrimiyle beraber enerji ihtiyacının arttığı ve buna bağlı olarak fosil yakıt kullanımının yaygınlaştığı dünyamızda; insanın bitmek bilmeyen hırsının çevreyi talan etmesine ve sera gazının atmosferde birikmesine neden olduğu biliniyor. Uzun yıllardır yapılan araştırmalar göstermiştir ki, sera gazı salımı ile atmosferin gaz bileşiminde önemli değişiklikler olmakta ve Dünyamız bundan fazlasıyla etkilenmektedir. Ülkemizin de mevcut konumu itibariyle bu tür iklim değişikliklerinden etkilendiği bir gerçek. Ve bundan sonra da en fazla etkilenecek ülkelerden olması beklenmektedir.

İklim değişikliği sebebiyle artması beklenen doğal afetler olarak; seller, fırtınalar, orman yangınları, dolu, heyelan, sıcak hava dalgaları ve çığ gibi olaylar sıralanmaktadır. Ülkemizde iklim değişikliğine bağlı olarak sel afetlerinden dolayı ortaya çıkan ekonomik kayıplar depremdeki kayıplara eşit hale gelmiştir. Son yıllarda fırtına ve yıldırım çarpması sonucu meydana gelen can kayıplarında büyük artışlar yaşanmaktadır. 2000’li yıllarda görülen meteorolojik afetlerin sayısında 1960’lı yıllara göre 3 kat, ekonomik kayıplar açısından 9 kat artış olduğu görülmektedir. Bundan dolayı iklim değişikliği konusunda ulusal, bölgesel ve yerel planlamalar yapılıp sürdürülebilir kalkınma hedeflenmesi gerekmektedir.

Dünyada kimi devletler ve kuruluşlar küresel ısınmaya dolayısı ile iklim değişikliğine çözüm üretmek için çalışmalar yapmaktadır. Ülkemiz de bu çalışmalara destek olmakta ancak bu konuda önemli bir aktör olarak ön plana çıkamamaktadır. Çünkü Türkiye’nin büyüme ve enerji politikaları ile cari açık problemi iklim ve çevre politikalarını göz ardı etmesine neden olmaktadır. Ülkemiz kalkınma konusundaki açığını öncelikli olarak merkeze almakta ve iklim politikalarında bütünlüklü bir kamusal eylem ortaya koyamamaktadır. Bazı gelişmiş ülkelere nazaran iklim krizi yeterince tanımlanmamış, mücadele yöntemleri kurumsallaşmamış ve bir değer sistemi oluşturulamamıştır. Devletin kalkınma politikalarına odaklanması sanki karşıt bir düzen talebi gibi algılanan çevre ve iklim politikalarına eğilimi kısıtladığını görmekteyiz.”

İklim değişikliği dünyada küresel bir sorun olarak algılanıp bütüncül bir yaklaşımla ele alınmaktadır diye açıklama yapan Düzen, Merkezi yönetimlerin uluslararası kuruluşlar vasıtası ile güçlü ve etkin mücadele imkânlarının yanında yerel yönetimlerin de azımsanamayacak derecede sorunun çözümüne katkı sağlama olanakları bulunmaktadır. Bu konuda yapılan mücadelenin yerel yönetim politikalarından bağımsız olmadığı kabul edilmelidir. Yerel yönetimler kent planlaması, atıklar, ulaşım, enerji verimliliği ve kentsel dönüşüm gibi konularda iklim değişikliği mücadelesinin en önemli aktörlerindendirler diye açıklamasında belrtti.

Saadetli başkan Düzen, sözlerini şöyle noktaladı:
“Öncelikli olarak merkezi yönetimin iklim sorunlarıyla ilgili olarak uluslararası toplumda etkin bir rol almasını beklemekteyiz. Ülkemizin iklim siyaseti kalkınma öncelikli değil, çevre sorunlara çözüm üretecek mahiyette belirlenmelidir. İklim siyasetinin belirlenmesinde tüm siyasi partilerin ve ilgili STK’ların katkısı dikkate alınmalıdır. İklim siyasetinin uygulanmasında milli bir bilinç oluşturulmalıdır. Bu amaçla eğitim-öğretim müfredatında çevre bilinci daha fazla ve etkin bir şekilde yer almalıdır. Çevre konusunda duyarlı bir denetim sistemi getirilmelidir. Kısa, orta ve uzun vadede iklim politikası en kısa zamanda belirlenmeli özellikle kuraklığa karşı acil eylem planı oluşturulmalıdır.

Yerel yönetimlerin de çevre konusunda aktif rol oynaması gerekmektedir. Kent planlamasında yeşil alanların korunması, ısınma ve barınma gibi ihtiyaçların karşılanması çevre sorunlarının çözümü için bir fırsattır. Temiz yakıt olanakların sağlanması iklim politikaları için önemlidir. İnsanların şehir içi ulaşım için şahsi araçlarını kullanmasını azaltacak projeler ve hizmetlerin üretilmesi gerekiyor. Bu amaçla sağlıklı toplu ulaşım hizmetlerinin verilmesi, bisiklet yollarının artırılarak yakıt tüketiminin en az seviyeye indirilmesi yerel yönetimlerin öncelikli amacı olmalıdır. 
Türkiye’nin Akdeniz havzasında bulunan bir ülke olması sebebiyle iklim değişikliğinden en fazla etkilenen ülke olacağı bilinmektedir. Hem tarımın hem de turizmin başkenti konumundaki Antalya’mızın iklim krizine karşı tedbirleri en üst düzeyde olmalıdır. Gerek hükümetten gerekse yerel yönetimlerden Antalya’mızın geleceği için iklim değişikliğine karşı özel çaba bekliyoruz. Biz Saadet Partisi olarak atılacak her olumlu adımın yanında olmayı taahhüt ediyoruz.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazeteakdeniz.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.